23 Haziran 2013 Pazar

Taksi Nedir ???????????

TAKSİCİ NEDİR KİMDİR ?

           
Taksici ya da Taksi şoförü, taksimetresi olan ticari bir otomobille şehiriçi yolcu taşıyan serbest meslek esnafıdır.
Taksicinin dosyasında araç alımından itibaren şu belgeler bulunur: Faturalar, teknik belgeler, Trafik Şubesi Kayıt Tescil Bürosu formu (bu formlar üç adet düzenlenir, biri şubede kalır, diğerleri İçişleri Bakanlığı’na ve Maliye Bakanlığı’na gider), plaka belgesi, ruhsat belgesi, çalışma karnesi, taşıt tanıtma kartı, ticari taşıt kullanma belgesi, ehliyet, sigorta poliçesi (zorunlu mali sorumluluk sigortası).

Ehliyetsiz taksicilik yapılmaz. Ehliyet (sürücü belgesi), almak için 18 yaşını bitirmiş olmak, ortaokul mezunu olmak, sağlık raporu almak, sürücü kursu sertifikası almak, sabıkasız belgesi almak gerekmektedir.

Araca ait değişiklikler (renk vb) Trafik Şubesine bildirilir, işlemi yapılır.


Zorunlu Aletler Taksicinin aracında bulundurması gerekli aletler: İlkyardım çantası, kriko, bijon anahtarı, pens, tornavida, elfeneri, seyyar lamba, çekme halatı, patinaj zinciri, reflektör, stepne, takoz, yangın söndürme tübü, emniyet kemeri, yedek ampuller. Taksici araç içinin ve dışının temizliğinden sorumludur. Aracın bakımı ve muayenesini yaptırmazsa trafikten men edilebilir. Her gün yapılan kontrol lastik, akümülatör ve yakıt kontroludur.


Kazalar ve Hastalıklar Trafikte bir kaza durumunda araç yerinden kaldırılmaz, başından ayrılınmaz. Akan trafiğe karşı reflektörler konur, sinyal ve stop lambaları yakılır. Gereken belgeler hazır bulundurulur. Kazayı incelemeye gelen trafik ekiplerinden tespit tutanağı alınır. Bu sırada elde edilmesi gereken belgeler bilirkişi raporu, alkol muayene raporu, ehliyet fotokopisi, ruhsat fotokopisi, hasar resimleri, faturalar, sigorta poliçesi suretidir.

Taksiciler beden gücüyle çalışmaktadırlar. Günde en az 10 saatlik çalışmanın yarısı trafikte geçmekte, el, kol, ayaklar uyuşmaktadır. Sık görülen hastalıklar belfıtığı ve basurdur.


Meslek birlikleri Taksicilerin meslek birlikleri TESK (Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu) ve TŞOF (Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu)’dur. İstanbul’da kayıtlı 18.000 taksici, Türkiye’de ise kayıtlı 90.000 taksici vardır.

Son on yılda İstanbul'da 130 İzmir'de 43 Taksici cinayeti olmuştur. Buna Antalya'da son 1 haftada 2 taksi şoförü,Edirne ' de 1 Fethiye'de ve hemen hemen Türkiye'nin bütün illerinde taksici gaspı ve cinayetleri olmuştur. Olayın ciddiyeti konusunda yetkililer yeterli önemi göstermemektedir.

METRO NEDİR?

METRO NEDİR? 
Genellikle nufus yoğunluğu fazla olan büyük şehirlerde kurulan ve şehir merkezini süratli bir şekilde banliyölere bağlıyan elektrikli yeraltı treni.Şehir trafiğinin dışında bir yolu olması,çift hat üzerinde hareket etmesi metroda çok sayıda vagon kullanabilme ve yüksek bir hıza varabilmesi olanağını sağlar.Metronun özelliklerinden biri de çok az sayıda personelle yönetilebilmesidir.

Dünya'da ilk metro Londrada kurulmuştur.1863 te işletmeye açılan bu metro günde sekiz milyon yolcu taşımaktadır.1900 yılında açılan Paris metrosu ise günde beş milyondan fazla yolcu taşır.Avrupada metrosu olan öteki şehirler şunlardır.Budapeşte,(1896) Berlin (1982) Hamburg (1912) Leningrad (1915) Moskova (1935) Stockholm (1950) Viyana (1898)Madrid (1919) Barselona (1923) Roma (1955) Lizbon (1959) Milano (1962). 1868 yılında sokak üzerinden geçen hava hatlarıyla açılan Newyork metrosu 1904 te yeraltı hatlarına çevrilmiştir. Amerika da metrosu olan öteki şehirler, Şikago (1892) Philedelphia (1907) Boston (1901) Toronto (1921) dir. Japonyada Tokyo (1927) ve Osaka (1933) de.Arjantinde de Buenos Aires (1911) de metro vardır.

Metroların hava hatları yerden en az 6 mt. yüksekte olur.çatı madensel veya betonarmedir.Toprağa sağlam desteklerle dayanır.Yeraltı hatlarında iki sistem uygulanır.Birincisinde hatların geçeceği galeriler sokak düzeyinin hemen altında 6-8 mt. derinlikte ötekinde ise 35-40 mt. aşağıda açılır.Birinci yöntemle yapılan metrolar daha ucuza çıkar.Çünkü bunlarda galerilerin kazılmasına sokak düzeyinden derine doğru hendek açma yoluyla başlanır,kazılan hendeğin iki yanına betonarme birer duvar örülür.Böylelikle bir dikdörtgen prizma biçimini alan galeri bittikten sonra üzeri kapanır ve sokak tekrar döşenir.

Bu yöntemin en büyük sakıncası sokakların planını izlemesi,bundan ötürü de uzun ve girintili çıkıntısı olmasıdır.Kazı 6-8 mt. gibi orta derinlikte yapılmışsa çift hatlı galerilerde duvarlar eliptik biçim gösterir.Derin şebekelerde hatlar sokakların planını izlemez,çoğunlukla doğru çizgilerden meydana gelir.Böylece birinden ötekine gidilecek iki nokta arasındaki yol çok kısalmış olur.Bu şebekelerde galeriler yuvarlak oyulmuştur.İçlerinden tek hat geçer.Kesiti çapı 3,5-4,5 mt.arasında bir çember olan bu galeriler çelik halkalarla döşenmiştir.Ancak son zamanlarda bu çelik halkaların yerini betondan prefabrike ve birbirine vidalanabilir bir döşeme sistemi almaktadır.

Ray açıklığı hemen hepsinde standarttır.(1,435 mt.) Derin galerilerde çift hat olmaz.Yanyana açılmış ve herbirine tek doğrultuda giden trenler işleyen iki galeri bulunabilir.Sapmalar dönmeler yalnız istasyon noktalarında olur.Hatlar hiçbir zaman kesişmez.İstasyonlar yeraltı şebekelerinde galerilerin genişletilmesiyle ,hava şebekelerinde ise platform çatısı kurmakla yapılır.İstasyonlarda 100-160 mt.uzunluğunda peronlar bulunur.Yolcuların sokak düzeyine çıkmaları çoğu zaman yürüyen merdivenlerle sağlanır.

Trenler elektrikli trenlerin aynıdır.Çoğunlukla çift doğrultuludur.vagonların sayısı ve biçimi şebekeye göre değişir.Metro katarları saatte 90-100 km.yapabilirsede genellikle 40 km nin üzerine çıkılmaz.Bir doğrultuda saatte ortalama 20 katar hareket eder.Ancak Londra metrosunda olduğu gibi saatte 40 katar çıkarılabildiği de olur.

Motosiklet Nedir ???????????

Motosiklet, iki tekerlekli, bisiklet benzeri, içten yanmalı motora sahip bir ya da iki kişilik ulaşım aracıdır.İlk örnekleri bisikletlere motor takma girişimleriyle ortaya çıkmıştır. 1869 yılında ABD Massachusetts’li Sylvester Roper buhar gücüyle çalışan motosiklet benzeri bir taşıtı geliştirmeye çalışmıştır. 1893 yılında Felix Millet beş silindirli bir motoru bir bisikletin ön tekerleğine takarak bugünkü motosiklete oldukça benzeyen bir taşıt gerçekleştirmiştir.

Daimler'in ahşaptan yaptığı ilk motosiklet
Başarılı ilk iki tekerlekli motorlu taşıt tasarımını Fransız mucitler Michael ve Eugene Werner gerçekleştirmiştir. Werner kardeşler aracın motorunu, kadronun altına iki teker arasına yerleştirdiler. O tarihten sonra motosiklet tasarımlarında motor hep aynı yerde kalmıştır.
Üretilen motosikletlerde tip ayrımından çok kullanıcıların tercihleri öne çıkmaktadır. Örneğin hem gezi hem de spor motosikletlerinin özelliklerini tek motosiklette barındırma çabası sonucu üretilen gezi-spor motosikletleri çok fazla motor sever tarafından tercih edilmektedir. Tabiki bu motosiklette gezi motosikletinin sürüş rahatlığı olmamasının yanında bir spor motosikletteki hız da beklenmemelidir. Sonuç olarak gezi motorsikletinden daha iyi performansa sahip olup spor motorsikletinden daha iyi sürüş rahatlığı sunan bir motosiklettir.


Motosiklet tipleri

Scooter
Scooter, genelde 50 ila 125 cc arası motor hacmine sahip , otomatik vitesli, küçük tekerlekli, kaportalı, daha çok şehir içinde kullanılan bir motosiklet türü.Motorun arkaya yakın ve tekerlerin küçük olması sebebiyle, diğer motosiklet türlerine göre oldukça dengesiz bir yapıya ve ön tekerlek bağlantısı yüzünden daha az manevra kabiliyetine sahiptir.
İlk olarak 2.Dünya Savaşından sonra İtalyada uçak hurdalarından imal edilmiş olan ilk scooter vespa bu türün de genel adı olmuştur.

Modern bir scooter

Off-Road(Arazi) motosiklet

Motosikletler arasında en hafifi arazi motosikletleridir. Ayrıca sele de diğer motosikletlere göre oldukça yüksektir. Arazide rahat hareket sağlaması için yerden yüksekliği ve dolayısıyla sele yüksekliği diğer motosiklet türlerine göre fazladır. Aynı motoru paylaştıkları diğer motosiklet modellerinden, şanzımanları ve torklarıyla fark gösterirler. Arazide yüksek hız yerine güç gerektiği için torkları yüksek olur.

Yarışta bir Arazi motosikleti

Mobilet

Mobilet; Standart 50 cc hacimde iki zamanlı motoru olan bisiklet diye anılan bir tür motorlu taşıt.
Ucuz olması ve az yakıt harcaması sebebiyle Türkiye'de taşrada tercih edilen bir vasıta olmuştur. Ayakla vurdurmak diye tabir edilen yöntemle yani hızlıca pedalını iterek çalışır. Çalışmamakta direndiğinde yanında koşularak ve/veya ayaklıkta iken üstünde boşa pedal çevrilerek çalışır. Gençler tarafından modifiyeye en yatkın iki tekerli taşıt olarakta görülür.

1982 Honda Express

Touring motosikleti

Uzun yolcuklar için tasarlanmış oldukça rahat bir sürüş sunan motosiklet türü.

2004 model Harley-Davidson Heritage

Chopper motosiklet

Sele yüksekliği en az olan motosiklettir.Ayrıca direksiyonu da diğer motosikletlerden oldukça farklıdır. Yüksek hıza çıkamayan oldukça ağır bir motosiklet tipidir.
220pxzweiradmuseumnsuea
Harley-Davidson "Easy Rider“ Chopper (Nachbau von 1987)

Spor motosiklet

Spor motosiklet, hız için tasarlanmış sürüş rahatlığının ikinci planda kaldığı bir motosiklet tipidir.

Suzuki GS500 giriş-seviye spor motosikleti

Enduro motorsiklet

Enduro motosiklet, arazi motosikleti ile gezi motosikleti arası bir motosiklet tipidir. Daha çok hem gezi ve hem de arazide motosiklet kullanmak isteyenlerin tercih ettiği bir motosiklettir.
Enduro motosikletler; doğa sporları konusunda uzmanlaşmış, yumuşak süspansiyonlu cross motorların, yasal olarak trafiğe çıkmak için gereken parçalarla donatılmış halidir. Motorları genellikle tek silindir 2 zamanlı 125 ile 300 cc arasında ya da 4 zamanlı 250 ile 650 cc arasındadır.
Enduro ve diğer off-road motosikleri ayıran bir diğer özellik ise, enduroların sinyal, stop lambası, far ve birtakım koruyucularının (elcik koruması, motor koruması) ve ses konusunda düzenlenmiş egzoz sistemlerinin olması, geniş vites aralıkları, iki ağaç arasından kolaylıkla geçebilecek kısa gidonlarının olması, ön ve arka süspansiyonlarının yolculuk için yumuşatılıp sertleştirilebilir olması (Böylelikle sürücü kendi psikolojisine göre süspansiyon ayarını değiştirebilir).
Endurolar, Motocross (MX) motosikletlere çok benzerler. Cross motosikletler çoğunlukla enduro yarışçıları tarafından tercih edilirler (önemli birtakım modifikasyonlar ile). Standart bir cadde motosikletiyle kıyaslanınca bir enduro motosikletten beklenenler ağırdır, bu yüzden enduro motosikletler en iyi kullanım şartları için bol miktarda bakıma gereksinim duyarlar. Bakımları motocross motorlarının bakımıyla benzer, ancak enduro motosikletler daha fazla çarpışma önleme/tamir etme bakımı çıkarmaya yatkındırlar ve son dönemlere kadar enduro motosikletler üreticileri tarafından MX motorlarından tamamen farklı motorlar olarak geliştirildiler (bu yüzden birçok kişi enduro etkinliklerinde MX motorlar kullanmaktadır), ve buna uygun olarak daha uzun servis ömürlü motorlar, daha sağlam parçalar, ağırlık konusunda daha az yoğunlaşma (MX motosikletlerden farklı olarak, bu sınıfta ağırlık alt limiti yoktur) ve diğer enduro özellikleriyle geliştirildiler.
2000’lerin başından beri gelen akımla motocross’lar enduro motosiklet platformlarında kullanılıyorlar. Bu kısmen motocross’ların motor dizaynlarının 2 zamanlıdan 4 zamanlıya geçmelerinde etkili bir akım oldu. Enduro ya da trail ve dual sport olarak adlandırılan (dual, çünkü bunlar off-road ve cadde performansı için modifiye yapılabilirler, oysa ikisinde de tam verimli olamıyorlar) modeller genellikle çok yüksek güç-ağırlık oranlı dört zamanlı motorlara sahipler. Bu dört zamanlı trail motosikletlerin güç-ağırlık oranları bugünün standartlarına göre iyi değil, ve bunun nedeni daha düşük ağırlık limitlerinin karşılanması hususuna yeterince önem verilmemiş olmasıdır. Dört zamanlı motocross’lara doğru değişimin başlamasıyla, dört zamanlı off-road motosikletler için güç-ağırlık oranı birdenbire önem kazandı, çünkü 125 ve 250 cc motocrosslar çok düşük ağırlığa sahiptiler. Bu motosikletler üretime girer girmez üreticiler, tercihen yeni jenerasyon 4 zamanlı enduro motosikletlerin ortaya çıkarılmasına karar verdiler, var olan dört zamanlı motocrossları enduro için tekrar basitçe biçimlendirdiler. Bu yüzden daha önce sözü geçen değişiklikler yapıldı.
Tüm bunların sonucu olarak bugünün ağırlıklı olarak 4 zamanlı, daha hafif ve tüm zamanların en kuvvetli modelleri olan enduro motosikletleri , MX kuzenleriyle hala birçok benzer karakteristik özellik taşımaktadır. Bu motorlar, sıklıkla ilk başta MX olarak tasarlanmışlardır, genellikle uzun süreli enduro kullanımının sertliklerine dayanamamaktadırlar. Daha düşük ağırlık ve daha yüksek güç elde etme sürecinde üreticiler bir çok ödün vermişleridir (daha ince silindir duvarları, hafif materyaller, daha gerilimli dizaynlar vb.), bu ödünler de zorlu kullanımlar sonucunda motorun sürekli bakım gerektirmesine yol açmıştır. Bu motorlar zorlu enduro kullanım durumunda ödünlerin sonuçlarını açıkça ortaya koymaktadır. Buna bir örnek olarak CRF250R üzerinden tasarlanmış 2004 Honda CRF250X Enduro motosikletini gösterebiliriz. Motor, subaplarının sürekli ayar gerektirmesi ve bazı durumlarda değiştirilmek zorunda olunması nedeniyle kötü bir şöhrete sahiptir. Bu iki prosedür de kolay değildir. Bu sorun 2006 modellerde subap yuvalarının yapıldığı materyalin değiştirilmesiyle çözülmüş görünmektedir. Buna karşılık, aynı sınıfta, ancak enduro kullanım için özel olarak üretilmiş Husqvarna modeli TE250'de enduro kullanımdan sonra gereken bakımlar (subap kontrolleri ve ayarları gibi) hem daha az sıklıktadır, hem de motorun tasarımı sayesinde daha kolay yapılabilmektedir.

Enduro Husqvarna 250WR 1996

Kruvazör motosiklet

Hız için tasarlanmamış rahat bir sürüş sunan oldukça ağır bir motosiklettir. Spor motosikletle alçak motosiklet arasında bir motosiklet tipidir.


Motosikletlerin Teknik Yönleri

Motosikletlerin Üretimi 

Kullanılmakta olan modern motosikletler aşağıdaki parçaların standart üretimi ile yapılmaktadır.

Şasi 
Bir motosikletin şasisi alüminyum ya da çelik desteklerin kaynak yardımı ile birleştirilmesi sonucu üretilir ve motorun ana iskeletini oluşturur. Bazı özel üretim motosikletlerde Karbon-Fiber ve Titanyum kullanılır ki bu şekilde üretilmiş bir motosikletin maliyeti oldukça yüksektir.

Ön Çatal (Direksiyon) 
Motosikletlerde ön tekerin takıldığı ve sürücünün motosikleti kontrol edebilmesi için grekli olan motosiklet direksiyonunun eklendiği parçadır.

Motor 
Şu ana kadar üretilmiş hemen hemen tüm motosikletler benzinle çalışan içten yanmalı motorlar yardımı ile çalışmatadır. Ancak bazı küçük Scooter tipi modeller elektrik motoru ile de çalışmaktadır.

Transmisyon (Vites)
Modern motosikletlerde genellikle beş ya da altı ileri vites bulunur. Yalnızca bazı özel motosikletlerde (Honda Goldwing modeli) geri vites sistemi de kullanılmaktadır.

Direksiyon 
Genellikle birbirine kaynak yardımı ile eklenmiş çelik ve alüminyum parçalardan oluşur. Bazı motosikletlerde direksiyonlar kaynak yapılmaksızın tek parça halinde de üretilmektedir.

Tekerlekler
Motosikletin en önemli bölümlerinden biridir. Çünkü motosikletin hareket yeteneği ve hızı tekerleklerin temas ettiği yüzeyin fiziksel yapısından fazlasıyla etkilenir. Dolayısıyla tekerleklerin üretimi artık neredeyse bir dalım haline gelmiştir.

Frenler 
Motosikletlerde birbirinden bağımsız iki çeşit fren sistemi bulunur. Bunlar ön ve arka fren sistemleridir. Bazı modellerde bu iki sistem birbiriyle etkileşimli olarak dizayn edilmiştir. Ön fren arka frene göre daha güçlü ve etkilidir.

Süspansiyonlar 
Modern dizayn motosikletlerde ön ve arka süspansiyonlar olmak üzere iki tip süspansiyon sistemi vardır ve bunlar doğrudan şasiye bağlıdır.

Aygıtlar
Özel arazi motosikletleri hariç hemen hemen tüm motosikletlerde hız göstergesi odometre (yol göstergesi) ve takometre standarttır.


Bisiklet Nedir ???????????

Bisiklet, motorsuz, iki tekerlekli, pedallı, insan gücü ile ilerleyen bir ulaşım aracı.
Bisiklet sporunun da aracıdır. Yarış bisikleti, dağ bisikleti, şehir bisikleti, motorlu bisiklet, BMX, yatay bisiklet (recumbent), çift kişilik bisiklet (tandem) gibi türleri vardır. Vitesli ve vitessiz türleri bulunmaktadır. İlk bisiklet 1791'de Sivrac'ın bisikletiydi. Bunun bir direksiyonu (gidonu) bile yoktu. 1817'de ilk defa gidonlu bisiklet bulundu (Karl Drais) ve 1839'da Mac Millan'ın ilk pedallı bisikleti buluşu bu günkü bisikletlerin taslağını oluşturdu.

Bisikletin tarihi 




 




İlk bisiklet çok ilkel biçimde 12. yüzyılda Çin'de görülmüştür. Fransız Sirvac yaptığı sağ ve sol ayakların itmesiyle yürüyen bisiklet yapmıştır. "Celerifere" adını taşıyan bu alet 1791 tarihlidir. Baron Karl Von Drais, Drais de Senerbol'un yaptığı bisikleti geliştirmiş ve bisiklete gidon eklemiştir. Bu bisiklet 1816 yılında yapılmıştır. Bu bisiklet tahtadan imal edilmiştir. 1818'de bisiklette metal kullanılmaya başlanmıştır.
Leonardo Da Vinci'nin çizimleri kullanarak ilk pedallı bisikleti üreten Kirkpatrick Mac Millan'dır. 1839-1840 yılları arasında İskoçya'da yapılan bu bisiklet, halen Londra Science Museum'da sergilenmektedir. 1855'te Fransız Ernest Michaux'un bisikleti pedalı etkin olarak kullanmıştır. 1870ten sonra geliştirilen yeni bisikletlere "Bicyole" denilmiştir. Bu modelde ön tekerliğin çapı bir ila 1,5 metre arasında değişmiştir.
İlk seri üretim bisiklet "Michaux Company" tarafından yapılmıştır. Şirket, yılda yüzkırk bisiklet üretiyordu. Bisikletin ilgi görmesi dönemin devletlerinin de dikkatini çekmiştir. 1800'lerin ikinci yarısında Fransa Savunma Bakanlığı bisiklet üretimini destek vermiş ve 1871'de imal edilen bisikletlerAlmanya ile yapılan savaşta kullanılmıştır.
Trufaut, içi boş kauçuk lastiğini bulmuş, bunu İngiltere'de eşit tekerlekli komple kadrolu, bilyalı ve milli bisikletlerin yapılması ve ardından ortadan katlanan portatif bisikletler izlemiştir.
İrlanda'da 1888 yılında havalı plastik biskletler piyasaya sürülmüştür. Bu durum, bisiklet endüstrisini geliştirmiştir. Bisiklet üretiminde kullanılan malzemenin fiyatının yüksekliği, işçilik maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle halka inememiştir. 1800'lerin sonundan fabrikaların artması ve seri üretimin hızlanmasıyla maliyetlerde yaşanan düşüş bisikletin geniş kitlelere ulaşmasını sağladı. Özellikle Fransa, Belçika, İngiltere, İtalya veİspanya'daki bisiklet fabrikaları bisikletin bu ülkelerde yaygınlaşmasına ve bisiklet sporunu gelişmesine önayak olmuştur.
I. Dünya Savaşı'nda Avrupa ülkeleri bisikleti askeri amaçla (ordu süratinin artırılması) amacıyla kullanmışlardır.
Günümüzde bisiklet, her toplumda kullanılan yaygın bir ulaşım ve eğlence aracıdır.

Bisiklet Tipleri 


Teker Çaplarına Göre 

Bisiklet tipleri birkaç farklı şekilde sınıflandırılabilirler. Bunlardan birisi tekerlek çaplarına göre sınıflandırmadır. 3 teker çapı şu anda çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunlar: 622mm (28¨), 559mm (26¨), 406mm (20¨). Bunların dışında 27¨ çapındaki tekerlekler uzun yıllar boyunca yol bisikletlerinde kullanılmıştır. 584mm çaplı 650B olarak tanımlanan tekerlekler de son zamanlarda bazı üreticiler tarafından kullanılmaya başlanmıştır.



Bir yarış bisikletiçisi


Teker çapı sınıflandırmasına göre 28¨ teker çapına sahip bisikletler yol bisikleti, 26¨ teker çapına ship bisikletler dağ bisikleti olarak kabaca tanımlanır. 20¨ tekerlere sahip bisikletler BMX bisikletleri olabildikleri gibi, farklı 3 tekerlekli hatta 4 tekerlekli bisikletlerde ve yatay bisikletlerde sıklıkla kullanılırlar.

Kullanım Amaçlarına Göre 

Bisikletler kullanım amaçlarına göre de sınıflandırılabilirler. Teker çapı ne olursa olsun, ince tekerli ve daha nahif yapılı, asfaltta kullanıma yönelik yapılmış bisikletlere yol bisikleti denir.
 

Endonezya'da üç tekerlekli taşıma bisikleti


 

Elle çevrilerek hareket ettirilen bir bisiklet


Gene teker çapı 622mm ya da 559mm olmasına bakılmaksızın (genellikle 559mm olur), sağlam gövdeli ve dayanıklı parçalardan yapılmış, daha kalın lastiklerin kullanılmasına izin veren bisikletler araziye uygundurlar ve bunlara dağ bisikleti denir. Dağ bisikletlerinin ön süspansiyonlu, ön ve arka süspansiyonlu, süspansiyonsuz tipleri olabilir. Süspansiyon miktarına ve olup-olmamasına göre bisiklet kullanım alanları değişebilir.
Teker çapı 622mm ya da 559mm ve son zamanlarda da 584mm olarak üretilen bazı bisikletler, uzun yollarda kullanılmak üzere üretilirler. Bu bisikletlerin ön ve arka kısımlarında çanta taşımaya imkanları vardır. Çamurluklar, rahat sele ve gidonlar kullanırlar. Tek amacı uzun mesafelere binicisini ve binicinin eşyalarını taşımak olan bu bisikletlere tur bisikleti denir.
Teker çapı Türkiye'de 28¨, Fransa, İtalya, İskandinav ülkeleri gibi bölgelerde ise 650B olan bazı bisikletler vardır ki bunlara şehir bisikletleri denir. Bu bisikletlerin çoğu zaman ön ve arkalarında sepetleri, dinamolu ışıklandırma sistemleri vardır. Avrupa'nın pek çok yerinde genç-yaşlı insanlar şehir içindeki işlerini görmek, bir yerden bir yere gitmek, yük taşımak için bu bisikletleri kullanırlar.
Asıl amacı akrobasi ve bazı özel yarışlar olan, sağlam yapılı ve 20¨ tekerlekli bisikletlere BMX bisikletleri denir. Bu bisikletler 1980'li yıllardan itibaren ortaya çıkmış ve bütün dünyada popülerlik kazanmışlardır.
İki sürücünün aynı anda binmesine müsaade eden bisikletlere tandem denir. Tandemler uzun turlardan kısa arazi yarışlarına kadar pek çok farklı alanda kullanılabilirler.
Sürücüsünün arkasına yaslanmasına hatta bazı durumlarda yatar pozisyonda durmasına müsaade eden bisikletlere yatay bisiklet denir. Yatay bisikletler Türkiye'de yaygın değildir. Yatay bisiklet kelimesi bile bilinmemektedir. Yatay bisikletin İngilizce'si Recumbent'dir.
Sadece tek bir tekeri olan bisikletler de vardır. Tanımından da anlaşılacağı gibi bu bisikletlere tek tekerli bisiklet denir. Tek tekerli bisiklet kullanmayı öğrenmek normal bisiklet kullanmaktan farklıdır.
İş bisikletleri özellikle yük taşımak için üretilirler. Bazıları yüz kilo ve üstündeki yükleri taşıyabilecek kadar sağlamdır. 2 veya 3 tekerlekli modelleri vardır. Bisikletin gövdesinde bulunan boş kısımda, hizmet ettiği şirketin reklam tabelasını taşıyabilirler. birde kullanım alanlarına göre bisiklet çeşitleri vardır.

Bisiklet Donanımı 

 

Bir bisikletin donanımı


Bisiklet çeşitli donanımın bir araya gelmesinden oluşur.

Kadro 

Çatı da denir. Farklı maddelerden (karbon, çelik, titanyum gibi) yapılabilir. Sağlamlık açısından daha çok tercih edilen ve DownHill, Trial gibi alanlarda kullanılacak bisikletlerde çelik ve karbon kadrolar, DownHill veya Trial gibi alanlarda kullanılmayacak bisikletlerde daha çok alüminyum kadro tercih edilir. Alüminyum kadroların en büyük özelliklerinden birisi hafif olması ve darbeleri emmesidir.
 

Bisikletteki zincir donanımı



Çatal 

Amortisörlü ya da düz olabilir.

Frenler 

Frenler ön ve arka olmak üzere iki kolla idare edilir, telli ya da hidrolik disk olabilir.

Tekerler 

Bisiklette tekerlek 2 veya 3 tane bulunabilir.


Otobüs Nedir ???????


OTOBÜS

Otobüs: Yapısı itibariyle sürücüsünden başka en az 15 oturma yeri olan ve insan taşımak için imal edilmiş bulunan motorlu taşıtlara “otobüs” denir. Troleybüsler de bu sınıfa dâhildir. Otobüs kullanan şoföler src1 veya src2 belgesi ile psikoteknik değerlendirme merkezinden psikoteknik raporu almaları zorunludur. Büyük otobüsler de yaş şartı 26 dır.

Tren Nedir ??????????????


tren, bir ya da birkaç lokomotif tarafından çekilen vagonlar dizisi. Tren, dünyada ilk kez 1800 lü yılların başında, ingilterede kullanılmaya başlanmıştır. Tren Richard Trevithick adında bir mühendis ile ingilterenin Pennydarran bölgesinde bir maden sahibinin iddialaşmaları yüzünden doğmuştur. Mühendis Trevithick, 10 ton ağırlığındaki demir yükü, kendi yapmış olduğu buhar lı makineyle Pennydarrandan Cardiffe kadar raylı bir yol aracılığıyla hiç zorlanmadan taşıyabileceğini iddia ediyordu
Böylece 6 Şubat 1804 tarihinde Tram-Waggon adlı bir lokomotif 10 tonluk demir yükü ve ayrıca 70 yolculu bir arabayla Cardifften hareket etti. 16 km uzunluğundaki Pennydarran-Cardiff yolu, beklemeler ve tamirler de hesaba katılırsa, tam 5Saatte aşılabildi. elde ettiği bu başarılı sonuca karşın Trevithickin şansı yaver gitmemiş bu yeni makineyi daha fazla geliştirememiş ve böylece makinenin o günlerdeki yaygın ulaşım aracı hayvanlardan daha üstün ve etkin olduğunu ispatlayamamıştır
işte bu nedenledir ki, trenin bulunuşu, başka bir ingilize, George Stephensona mal edilir. George Stephenson, daha sonraki yıllarda, peron, lokomotif ve vagon tasarımları çizmiş ve bunları gerçekleştirmiştir. Böylece o günün buharlı lokomotifi gelişimin bir simgesi halini almıştır
Stephenson, 27 eylül 1825 tarihinde yalnızca yolcu ve yük taşıyarak dünyanın ilk demiryolu taşımacılığını gerçekleştiren treniiskoçyada Darlingthon ile Stockton arasında kullanmıştır. Yine Stephenson, bu tarihten beş yıl sonra saatte 24 km hızla gidebilen ve Rocket adını taşıyan yeni bir lokomotif modeliyle büyük ticari önemi olan Liverpool-Manchester hattındaki yarışmayı kazanmıştır.
50 km uzunluğundaki Liverpool-Manchester hattından sonra, ingilterede on yıl içinde yapımı bitmiş veya tamamlanmış durumda olan demiryollarının uzunluğunun toplamı 2.000 kmye ulaşmıştır. 1831 de Amerika Birleşik Devletlerinde, 1832 de Fransada 1835 te Belçika ve Almanyada 1837 de Rusyada ve 1848 de ispanyada demiryolu kullanılmaya başlanmıştır.

Tramvay Nedir?


Tramvay Nedir?

Tramvay bir tür yolcu taşıtıdır.Tam bir tanım yapmak gerekirse; Özel rayların döşenmesi ile oluşturulan yollarda hareket edebilen taşıtlara Tramvay denir.TDK (Türk Dil Kurumu)’da Tramvay kelşmesinin Fransızca bir kelime olduğu bildirilmektedir.Tramvay’ın amacı şehir için trafini azaltmak için yolcu taşıması yapmaktır.
Tramvay taşımacılığının kent içi trafiği açısından yol boyunca yerleştirilmiş ray ve elektrik hattı gereksinmesi gibi bazı sakıncaların olmasına karşılıkbir yandan da duman çıkartmamak ve her gün fiyatı biraz daha artan petrol ürünleri yerine elektrikle çalışmak gibi üstün yanları vardır.

Tramvay Tarihçesi

Öbür makineli taşıtlar gibi tramvay da 1800′lü yıllarda dünyanın görünüşünü değiştirmeye başlayan endüstri devriminin bir ürünüdür.
Kent içi yolcu taşımacılığında ilk raylı taşıma hattı 1832 yılında New York’un Harlem mahallesinde hizmete açıldı. Taşıtın “motoru” sadece bir çift attan oluşuyordu. Son durakta atlar aracın önünden alınarak arkasına takılıyor ve böylece taşıt ters yönde sefere çıkabiliyordu. Avrupa’da ise yine atla çekilen ilk tramvay hattı 1853′te Paris’te açıldı. Raylar sayesinde “otuz kadar yolcuyu saatte 10 km hızla taşıyabilmek için” bir çift at yetiyordu.
Ancak uygarlığın gelişimiilkel çekim hayvanı at ile endüstrinin bir ürünü olan demir rayların bağdaşmasına engeldi. Makine çağının hızlı gelişimine uygun başka çözüm yolları aramak gerekiyordu.
Örneğin kablolu çekim, sıkıştırılmış havalı motor ve kömürsüz buharlı motor gibi yöntemler denendi. Kabloyla çekiş Amerika Birleşik Devletleri’nde oldukça büyük ilgi gördüÇelik bir halat, tüm hat boyunca rayların arasında bulunan kanalda kayıyordu. Halat tabii ki tramvaya bağlıydı. Son durakta bulunan sabit bir buharlı makine aracılığıyla bir çarkın üzerine sarılan çelik halat, tramvayın bir duraktan başka bir durağa çekilmesini sağlıyordu. Çelik halatla çekişsistemi çok dik yollar için çok uygun olup bugün teleferiklerde kullanılmaktadır.
Buharlı motorlarla çekiş sisteminde en büyük sorun, çıkan duman ve kazanı ısıtmak için kullanılan kömürün kapladığı büyük yerdi. Bu sorunları çözmek için sıcak suyla çalışan lokomotifler yapıldı. Bu lokomotiflerde su, trenlerde olduğu gibi taşıtın üzerinde bulunan kazanlarda ısıtılmıyordu. Yerdeki bir kazanda kaynatılıyor, kaynar olarak kazana aktarılıyor, bu yoldan buhar elde ediliyordu. Böylece her sefer için yeni kaynar su gerekmiyordu.
1879 yılındaki Berlin sergisinde saatte 12 km hız yaparak üç küçük vagonu çekebilen bir elektrik motoru sergilendi. Ancak bu motorun da çok büyük bir sakıncası vardı. Enerjiyi motora iletmek için enerji yüklü üçüncü bir raya gereksinim vardı. Bu ray yeni bir masraf kapısı açmaktan başka, yolda yürüyen insanlar için büyük tehlike oluşturmaktaydı.
Üçüncü ray önerisi metrolarda uygulama alanı buldu. tramvaylar için başka bir çözüm üretildi. İki ana ray diğer araçların trafiğini engellememek için parke taşları arasına yerleştirildi. Elektrik akımı ise kablolardan sağlandı. Hat boyunca yerden 5 m yükseklikte kablolar gerildi. Böylece “trolley” adı verilen metal çubuklar aracılığıyla enerji kablodan tramvayın motoruna aktarılabiliyordu.

Tramvay’ın Osmanlı Devleti ve Türkiye’deki Gelişimi

30 Ağustos 1869 tarihindeki “Dersaadet’de Tramvay ve Tesis İnşaası” na dair bir sözleşmeyle İstanbul caddelerinde yolcu, eşya taşımacılığı için demiryolu yapılarak hayvanların çektiği araba işletmeciliği, 40 yıl süreyle Konstantin Krepano Efendi’nin kurduğu “Dersaadet Tramvay Şirketi” isimli şirkete verildi.
İlk atlı tramvay 1871 yılında Azapkapı-GalataAksaray-Yedikule, Aksaray-Topkapı ve Eminönü-Aksaray olmak üzere 4 hatta çalışmaya başladı. İlk işletme yılında 430 at kullanılarak 4,5 milyon yolcu karşılığında 53000 TL gelir elde edildi.
Daha sonraları Voyvoda’dan Kabristan sokağı-Tepebaşı-Taksim-Pangaltı-Şişli, Beyazıt-Şehzadebaşı, Fatih-Edirnekapı-Galatasaray-Tünel, Eminönü-Bahçekapı gibi hatlar açıldı.
Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde çalışmaya başlayan atlı tramvaylar daha sonra imparatorluğun büyük şehirlerinde de kurularak önce Selanik daha sonra da Şam, Bağdat, İzmir ve Konya’da işletmeye açıldı. Savunma Bakanlığı, tramvay atlarını 1912 yılında başlayan Balkan Savaşı sırasında, 30000 altın karşılığı aldı ve bu yüzden İstanbul bir yıldan fazla süreyle tramvaysız kaldı.
İstanbul’da 1869 yılında çalışmaya başlayan atlı tramvay, yerini 1914 yılında elektrikli tramvaya terk etti.
12 Haziran 1939 gün ve 3642 sayılı yasayla Hükümete devredilen Tramvay İşletmesi, daha sonra İstanbul Belediyesi’ne ve 16 Haziran 1939 gün ve 3645 sayılı yasayla da İETT`ye bağlandı.
12 Ağustos 1961 günü Avrupa yakasından, 14 Kasım 1966 tarihinde ise Anadolu yakasından kaldırılarak İstanbul’da Tramvay İşletmeciliği son buldu.
1990 yılının sonlarında Tünel-Taksim arasında tarihi tramvay tekrar işletmeye alınmış olup halen 3 motris (çekici), 2 vagonla 1640 m’lik hat üzerinde turistik bir işlev görmesinin yanında yılda 14600 sefer ve 23944 km yaparak günlük ortalama 6000 yolcu taşımaktadır.
Zeytinburnu-Kabataş arasında hizmet veren tramvay hattının, 1992 yılında Sirkeci-Aksaray-Topkapı bölümü, Mart 1994 tarihinde Topkapı-Zeytinburnu bölümü ve Nisan 1996 tarihinde Sirkeci-Eminönü bölümü hizmete açıldı. 30 Ocak 2005 tarihinde yapılan törenle hat Kabataş’a uzatıldı.


Yazının Devamı: http://www.renkliweb.com/kultursanat/tramvay-nedir-tramvay-tarihcesi-ve-gelisimi.html#ixzz2X23wvxh2 
Anasayfa: RenkliWEB